Bugün üniversitelerde öğrencilere uygulanan baskı ve terör, bir dizi hak gaspları ve ticarethaneye dönüşen üniversiteler vb. sorunlar bizi de yakından ilgilendiriyor. Nitekim bugünün üniversiteli gençliği dünün liseli öğrencileriydi. Yarın ki üniversite gençliğini de bugünün liseli gençliği oluşturacaktır.
Kapitalist sistemin kriz içinde debelendiği, burjuvazinin içinde bulunduğu bu krizden çıkmak için krizin faturasını işçi ve emekçilere ve gençliğe ödetmeye çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde sadece eğitimin ticarileşmesi bakımından değil, aynı zamanda kardeş halkların düşman ilan edilerek şovenizmin tırmandırılmaya çalışıldığı, devletin derininin aslında devletin ta kendisi olduğu gerçeğinin gizlenerek bir yanda dinci gericiliğin diğer yanda darbecilerin bulunduğu bir taraflaşmanın olduğu bir kuşatma yaratılmaya çalışılıyor. Bu kuşatmanın içinde çürüyen ve çeteleşen devlet bir yandan gençliği işsizliğe ve geleceksizliğe mahkum ederken, diğer yandan da onuruna ve geleceğine sahip çıkanları ya hapishanelerine atıyor ya da katlediyor.
Burjuvazi, ilköğretimden üniversiteye kadar kendi ideolojisini yayar. Bilir ki çocukluktan itibaren gençliği baskı altında aldığında istediği gibi yönlendirebilir. Bir yandan bu sömürü düzenini meşrulaştrır, diğer yandan bu asalak sisteme isyan etmememizi, boyun eğmemizi sağlar. Müfredatlardaki düzenlemeler, cami gezileri, yarıyıl tatilindeki ümre gezileri, son dönemde meclisten geçen büyük tartışma ve eylemlere sebep olan tam anlamıyla gericilik ve ucuz işgücü amaçlanarak düzenlenen 4+4+4 eğitim sistemiyle, staj sömürüsü yaşayan aynı zamanda torba yasayla birlikte bir çok hakları gasp edilen meslek liselerindeki ağırlaşan bir sömürüsü düzeni bizlere sunulmaktadır.
Açıktır ki gençliği baskı yozlaşma ve yasaklarla esaret altına almak sermaye düzeninin en büyük ihtiyaçlarındandır. Dört bir yandan yürütülen saldırılar ile zapturapt altına alınmaya çalışılan liseli gençliğin mücadeleyi büyütmekten başka çözümü yoktur. Bu cendere ancak böyle kırılabilir.
Zaman emperyalizme karşı mücadelenin simgesi haline gelen Denizler'in, bayrağını dalgalandırma zamanıdır. Faşist baskı-terör karşısında korkusuzca idam sehpasına yürüyen Erdal Eren'in cesaretini ve kararlılığını kuşanma zamanıdır.
Bizler liseli öğrenciler olarak tüm lise gençliğini örgütlü mücadeleye çağırıyoruz. Halklar için yıkım anlamına gelen emperyalist savaşa karşı, yaratılmak istenen korku imparatorluğuna karşı ve eğitim hakkının paralılaştırılarak gasp edilmesine karşı geleceğine sahip çıkmaya, devrim ve sosyalizm kavgasına katılmaya çağırıyoruz.
İzmir'den Liseliler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder