20 Mart 2012 Salı

Öğrencileri geleceksiz bırakmak isteyenlere cevabımız: Öğrenci Kurultayı toplanıyor!..


Eğitimin niteliği ve bu genel konu başlığı altında üniversiteler uzun zamanlardan beri tartışma konusu edilmiştir. Üniversitelerin bilim üreten kurumlar olması sebebi ile özerk olması gerektiği dillere pelesenk olmuş ve bu uğurda pek çok mücadeleye tanıklık edilmiştir. Üniversitelerdeki eğitimin bilimsellik sınamasının özgürlükler üzerinden tanımlanma gereği bu bağlamda yadsınmamalıdır.

Üniversiteler varoluş pratikleri ile birlikte değerlendirildiğinde bulunduğu ülke ve hatta dünya genel sisteminin ideolojik yansımalarının yeniden üretildiği alanlar olma gerçekliğinden uzak kalamamaktadır. Uygulanan müfredatlar, baskı aracı olarak kullanılan disipliner kurallar bunlara örnek oluşturmaktadır. Fakat bu bağlamda öncelikli olarak değerlendirilmesi gereken konu, üniversite-sermaye işbirliğidir. Çünkü bilinmelidir ki burjuva sınıf ideolojisi kendini var etme adına baskı ve saldırı yolunu kendine araç eylemektedir.


Özgürlüklerin kısıtlandığı ve sermayenin eğitime şekil verdiği okullarımızda sermaye ile işbirliği eğitimin ticarileşmesine ön ayak olmakta ve üniversiteleri herkesin okuyabileceği bir kurum olmaktan uzaklaştırmaktadır. Aldığı eğitimin niteliğini sorgulaması yasak edilmiş kitleler, bu eğitimin bedelini fazlasıyla ödemeye zorlanmaktadır. Burada bir gerçek önümüzde gün gibi durmaktadır; bu durumda parası olmayan eğitim hakkına sahip olamayacaktır. Oysa eğitim haktır ve satılamaz!

Eğitimin ticarileşmesi bağlamında dikkate değer pek çok konu bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak üniversite harçlarını fahiş oranlarda artırmaya kalkışan iktidarın verilen mücadelelerle geri adıma zorlanması ve bu süreci “bir derse üç ve daha fazla kayıt yapan öğrencilere ek ücret” talebi ile tekrar yüklemeye gayret eden aynı iktidarın yine öğrencilerin örgütlü bilinci ile bu uygulamayı durdurmak zorunda kalması izlemiştir.
Bir başka örnek de sınav sistemlerinin, değerlendirme yöntemlerinin ve müfredatların bireyci-rekabetçi insanlar yetiştirmek üzerine kurgulanmış olmasıdır. Sınav sonuçları tüm sınıf arkadaşları ile belirlenen öğrenciler, yaz okullarında sosyal yaşamlarını bağlıyor olmanın yanı sıra başarısızlık vurgusunu bir de aldığı eğitimin bedelini tekrar ve tekrar ödeyerek yaşamaktadır. Bilimsellikten uzaklaştığını bu örnekleri ile iddia edebileceğimiz üniversite kurumunda ciddi fiziksel yetersizlikler de göze çarpmaktadır.

Dikkat çeken bir diğer husus ise bu yetersizliklerin kanıksanıyor oluşundadır. Kütüphane kapasite yetersizlikleri, kitap yetersizlikleri, teknolojik yetersizlikler kanıksanmış hali ile giderilme çabalarını göremediğimiz konulardan yalnızca birkaçıdır. Öğrencilerin barınma ve beslenme yetersizlikleri ise muazzam boyutlara ulaşmış durumdadır.

Tüm bunlara karşın üniversite kampüslerinde reklam afişlerinin/panolarının arttığını ve tüketim olgusunun kasıtlı olarak pompalanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Yaşadığı hayatı sorgulamayan potansiyel bir “tüketmen” yetiştirme gayesi içindeki üniversite kurumumuz, yaratmış olduğu bu ortamın sözde “huzurlu” ambiansını ise tutmuş olduğu özel güvenlik birimleri (ÖGB) ile sağlamaktadır. Bizler biliyoruz ki söz konusu bu burjuva ideolojik düşünüş ve bunun pratikte sürekliliğini sağlayacak baskı araçlarından biri de bu özel güvenlik birimleridir. Sürekli olarak kameralarla ve özel güvenlik birimlerince görsel tacize uğrayan öğrenci ve akademisyenlere, içinde yaşamış oldukları ortamın “güvensiz” olduğu algısı dayatılarak, üniversitelerin değiştirici-dönüştürücü gücü unutturulmaya çalışılmaktadır. Oluşturulan bu güvenlik algısı konulan turnikelerle, kimlik kontrolleri ile pekiştirilmeye çalışılmaktadır. Kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar olarak karşımıza çıkan bu yöntemler, özgürlüklerini talep eden ve tüm bu bahsetmiş olduğumuz sömürü sistemini eleştiriye dökebilen kitle ile karşılaştığında ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Baskılardan uzak ve bilimsel eğitimi savunan akademisyen ve öğrenciler tutuklamalarla dahi karşı karşıya kalmaktadır. Bugün vermiş oldukları özgürlük mücadelesi ile haklarını talep eden yaklaşık 600 öğrenci arkadaşımızın eğitim hakları tutuklanmış olmaları sebebi ile ellerinden alınmıştır.

İşte bizler tüm bu sorunları tartışmak ve çözüme kavuşturmak için Öğrenci Kurultayı DEÜ İİBF Komitesi’ni oluşturduk. Özgürlüğünü ve geleceğini kendi ellerinde görmek isteyen herkesi bu süreçte özne olmaya davet ediyoruz.

Öğrenci Kurultayı DEÜ İİBF Komitesi
(Kurultay Fanzin Sayı 1)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder